-
Kurumsal Hayatta Fark yaratan koçluk
Lukwise Röportajları - Arife Ceren Gürsoy, İnsan Kaynakları Müdürü MSc, MA, CIPD L7, ACC (ACTP), RLAC BP
Arife Ceren Gürsoy’un, hem profesyonel bir insan kaynakları yöneticisi hem de koçluk tarafında son derece aktif bir hayatı var. Öncelikle, profesyonel yanınızı merak ediyoruz. Aslında siz bir mühendissiniz. Bu eğitiminiz üzerine, insan kaynakları kariyerinize nasıl başladınız, sonra neler oldu ve bu konuda ilerlemeye karar veririken motivasyonlarınız neydi?
Başarılı bir eğitim hayatı geçirdim. Daima hangi alanda çalışırsam çalışayım, o alanın hakkını vermeyi kendime bir sorumluluk olarak aldım. Mühendis olarak iş hayatına adım atmakla birlikte planlı ve düzenli olmam ve dokümantasyonu oldukça iyi yapmam, iletişim yönümün kuvvetli olması ve çok çalışkan olmam, çalıştığım şirketlerden birinde Fabrika Müdürünün dikkatini çekti ve bana "İnsan Kaynakları alanında çalışmak ister miyim" diye sordu. Ve benim profesyonel olarak insan kaynakları yolculuğum başladı. Biraz önce de dediğim gibi hangi alanda çalışırsam o alanın hakkını vermem gerektiğini düşündüğüm için birçok sertifika ve eğitimler almaya başladım. Çalıştığım kurumda, bir danışmanlık firması ile birlikte birçok insan kaynakları uygulamasını beraber tasarlama ve yerinde uygulama imkanları buldum. Nasıl ki kalite tarafında çalışırken "Kalite Yönetimi" üzerine yüksek lisans tamamladıysam insan kaynaklarına profesyonel geçişimle de Bahçeşehir Üniversitesi’nde ikinci yüksek lisansımı "İnsan Kaynakları Yönetimi" alanında yaptım.
Oturduğum koltuğu bilgi ve deneyim anlamında doldurmak için daima kendimi geliştirmeye odaklı çalıştım. Hala da bu motivasyonla devam ediyorum. Standartların ötesinde olmayı seviyor ve “Başka” kelimesini çok kullanarak daha başka neler yapabileceğimi araştırıyorum sürekli. Biliyorum ki hala ve hala alabileceğim ve kendime katabileceğim çok fazla şey var; ki bu nedenle hala İnsan Kaynakları alanında bir gelişim yolu daha açarak kendime, İngiltere’den CIPD Level 7 Advanced Certificate in Human Resources, MA Degree in Postgraduate programına devam ediyorum.
Beni profesyonel iş hayatında tutan en önemli motivasyon, değerlerim arasında yer alan sürekli gelişim. Ben kendime kattıkça, çevremdekilere de daha fazla değer kattığımı görebiliyorum.
Hem iş hayatımda hem de sosyal projelerde yer alarak Koçluğun verdiği keyfi hayata iz bırakmak değerimle bütünleştirdim.
Koçluk ile tanışmanız ne zaman oldu? Sonra bu konuda kendinizi geliştirmeye karar verdiğinizde neler yaptınız, hedeflerinizi nasıl belirlemiştiniz?
Koçluk ile ilk tanışmam, LCCA (London City Coaching Academy)’den 2014 yılında almış olduğum Koçluk eğitimi ile oldu. Profesyonel anlamda koç olmaya karar vermem ise Bahçeşehir Üniversitesi’nde almış olduğum
“Profesyonel Koçluğun Temel Yetkinlikleri” dersi ile profesyonel bir koç olmaya karar verdim. 2018 yılında da akredite bir eğitim kurumu olan House of Human ile tanıştım ve beni sürükleyen uzun ama keyifli yolculuğum başlamış oldu.
House of Human’da almış olduğum koçluğun temelini oluşturan “Profesyonel Koçluk” eğitimi bana bambaşka bi kapı açtı. Fark ettim ki koçluk ile ben hem kendi hayatıma hem de İnsan Kaynakları ile ilgili iş hayatıma çok büyük bir değer katmak üzereyim. Ve hedefler birbirini kovalamaya başladı.
Bugüne kadar koçluk ile ilgili eğitim ve gelişiminize baktığınızda, edindiğiniz sertifikalar, deneyimler, kazanımlar sizi nereye getirdi? Profesyonel hayatınızda koçluk eğitiminizin katkısı ne oldu sizce?
Profesyonel koçluk eğitimini tamamladıktan sonra ben bu yolda “elek üstünde kalan Koçlardan olmak istiyorum” dediğimi hiç unutmuyorum. Çünkü yukarıda da belirttiğim gibi oturduğum koltuğu doldurmak için hep “Başka ne yapabilirim?” sorusunu çok sordum kendime. Bu alanda da sorduğumda aldığım temel eğitimi, Takım Koçluğu, Practicum, Mentorluk, Yönetici Koçluğu gibi diğer koçluk eğitimleri takip etti. Ve yine fark ettim ki, Koçluğumu başka bilgilerle de geliştirebilir ve bilgi heybemi doldurabilirim (bu tabiri de çok kullanıyorum, sırtımda bir heybem var ve onu sürekli besliyorum. Gün geldiğinde içinden birçok araç ve bilgi çıkarıp kullanabileceğim yol arkadaşlarım onlar benim). Bu nedenle Şiddetsiz İletişim, Transaksiyonel Analiz, Hikaye Anlatıcılığı gibi başka eğitimlerle ilerleyerek koçluğuma farklı bir bakış açısı katmaya çalıştım.
Bu süre içerisinde sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü Koçluklar yapmaya başladım. Bu yolculuk bana, ilerledikçe daha fazla kapı açarak Alice’in harikalar diyarındaki gibi bambaşka bir dünya gösterdi. Ben de bu dünyanın içine girdikçe daha da derinleşmeye karar verdim. ACTP programını tamamlayarak 2019 yılında ICF (International Coaching Federation) onaylı ACC unvanını almaya hak kazandım.
Hem iş hayatımda hem de sosyal projelerde yer alarak Koçluğun verdiği keyfi hayata iz bırakmak değerimle bütünleştirdim. Yer aldığım projelerden bazıları, ICF – ÇYDD Kadınlarla El Ele Koçluk Projesi, ICF – ÇYDD Liseli Gençlerle El Ele Projesi, ICF BizBizze Girişimci Kadınlara Koçluk Projesi, ICF – Soroptimistik Kıvılcım Projesi, TED-ICF Türkiye Kariyer Koçluğu Projesi, AC Koçluk Projesi, AC-TİSK-WTECH Genç Dönüşüm Koçluk Projesi, AC 50. Yıl Tahran Koçluk Projesi, AC-JSI-Step Up Yönetici Koçluğu Projesi, Türkiye’nin Mühendis Kızları Projesi, HAFEV Sedefteki İnciler Projesi, BAU Mentorluk Projesi, ÇYDD Mentorluk Projesi gibi çalışmalardır. ICF Türkiye Projeler ve Araştırma Kurulu’nun çalışma komitesinde görev aldım. House of Human tarafından Yöneticiler İçin Koçluk Modeli olarak tasarlanan “Recognised Leader As a Coach (RLAC)” programının ilk dönem eğitmenleri arasında yer aldım.
Bütün bunlar sayesinde iş hayatına İnsan Kaynakları profesyoneli olarak çalışma iklimini olumlu yönde etkileyebilecek yeni sistemler kurabildim. Koçluğun en önemli katkılarından birisi etkin dinleme yetkinliği olduğundan, kalpten dinlemeyi, karşımdaki kişiyi anlamayı, varsayımlardan uzaklaşmayı ve kişileri tamamen zihnimi boşaltarak ona odaklanmayı öğrendim.
Çok daha teknik boyuttan bakacak olursam işe alım mülakatlarında bile etkin dinleyerek güçlü soru sorma ile adayı daha iyi duyabilmeyi keşfettim. İyi bir liderin koçluk yetkinlikleri ile iş yerinde de fark yaratabileceğini gördüm. Çünkü çalıştığım şirketlerden Yorglass’da Lider Değerlendirme Anketi’nde en yüksek puanı alan lider olamanın ve kurum içinde kurduğumuz kurumsal mentorluk sürecinde mentiler tarafından en fazla tercih edilen mentor olmanın mutluğunu yaşadım.
Bir yandan da AC (Association for Coaching) Marmara Bölge Koordinatörlüğü görevini gönüllü olarak sürdürüyorsunuz. Burada nasıl bir ekip var? Hedefleriniz nelerdir? AC üyesi olmayı düşünenler için iletmek istedikleriniz paylaşır mısınız?
Çok güzel bir ekibin bir parçası içinde olmaktan çok mutlu ve gururluyum. Öncelikle bana güvenip bu göreve layık gören sevgili AC Türkiye Konsey ekibine teşekkürlerimi tekrar iletmek isterim. Bizler Koçluk ile ilgili AC çatısı altında birbirinden değerli ekip arkadaşlarımızla birlikte çok güzel işlere imza atacağız. Her biri kendi alanında uzman arkadaşlarımdan oluşan çok güçlü bir ekibimiz var. Eğitim kurum sahibi, İnsan Kaynakları profesyoneli, kurumsal firma çalışanları ve freelance çalışanlardan oluşan müthiş bir Koç ekibimiz var. Her birimiz kendi güçlü yönlerimizi ortaya koyarak düzenli buluşmalarla AC’nin Koçluğa katkılarını Türkiye’de daha fazla kişiye duyurabilmeyi hedefliyoruz.
Artan üyelerimizle hem Marmara hem de Türkiye’de Koçluk adına gerçek değer katabilmenin yolunu çizebilmek için farklı aktivitelerimiz olacak. AC Türkiye olarak 5 farklı bölge koordinatörlüğümüz altında olduğu gibi Marmara Bölge olarak da her ay düzenli Bölge Buluşmaları yapacak ve koçluğun yaygınlaştırılmasına çalışacağız.
Tabi bu çalışmaların AC gibi bir kurum altında yapılması, günümüzde Koçluğun gerçek değerini bulabilmesi için büyük önem taşıyor. Bu nedenle her şeyi hakkıyla yapmak isteyen bir kişi olarak AC Marmara Bölge Koordinatörü şapkası ile bu çatı altında, üye olan Koç arkadaşlarımızla daha güçlü olacağımıza da sonuna kadar inanıyorum. Bu sebeple üye olamanın avantajlarının da oldukça fazla olduğunu belirtmem gerekiyor.
2021 yılından bahsedecek olursam; Bölge Buluşmalarımızın dışında, AC üyelerimizi aylık düzenli webinarlarımız ve kurumların Koçluk adına deneyimlerini paylaşmak üzere değerli konuşmacılarımızla buluşturmayı hedefliyoruz. “AC Webinar Serisi: Koçun Gelişim Yolculuğu” olarak adlandırdığımız bu serinin ilki Ocak ayı ile başlıyor. 7 farklı webinar ile bunları takip eden 6 farklı kurumsal konuk ile bu serüven Haziran sonuna kadar devam edecek. Yine sadece üyelerimize özel olan Grup Süpervizyonlarımız olacak ve bunların tarihlerini de şimdiden belirledik. Her üyemiz yılda 3 kez bu süpervizyona katılma hakkına sahip olacaklar. Ayrıca çeşitli sosyal sorumluluk projeleri üreterek Koçluğun toplumda değer katabileceği alanlara odaklanmayı planlıyoruz. Tabi Koçlarımızın gelişimleri için Grup Süpervizyonlarının devam etmesi ile birlikte çok daha yeni ve güzel çalışmaların da fırında pişmek üzere olduğunu söylemek isterim. Çok sıkı ve çok iyi çalışan bir ekip var. Çünkü hepimiz gönülden çalışıyoruz ve AC çatısı altında olmaktan çok mutluyuz.
Tüm bu yenilikler ve Koçluğa değer katan yaklaşımlara erişmek isteyen tüm Koç meslektaşlarımızı AC Türkiye’ye üye olmaya davet ediyorum bir kez daha.
Bu yıl 15 Haziran-15 Eylül arasında düzenlenen ve 205 koçun katıldığı “Fark Yaratan Koçlar” programında yer aldınız ve birinci olarak büyük ödülün sahibi oldunuz. Öncelikle tebrik ederiz. Merak ettiğimiz, neden bu programa katıldınız ve siz bu program süresince nasıl bir deneyim yaşadınız? Sonuçta geldiğiniz noktada yarattığınız fark neydi?
Koçluk adına yapılan her türlü yenilik ve gelişim ilgimi çekiyor açıkçası. İçinde yer almaktan da çok keyif alıyorum. Çünkü biliyorum ki beni mutlaka bir alanda geliştirecek. Fark Yaratan Koçlar da aynen bu düşüncemi kanıtlar nitelikte bana çok şey kattı. Yapmaktan geri planda durduğum, hatta yapamam dediğim birçok şeyi yapabileceğimi gördüm. Kendi içimde kendime ket vurduğum birçok şeyin aslında düşündüğüm kadar zor olmadığını fark ettim. Yorucu da oldu esasen süreç, çünkü hep iş hayatında yoğun bir tempo, hem ergen bir erkek çocuk annesi olmak, hem de Ingiltere’den CIPD programına devam etmek çok efor gerektiriyordu. Bu süreçte üstelik gönüllü Koçluk projelerim de bir yandan devam ediyor ve ICF Türkiye Projeler ve Araştırma Kurulunda da görevler bekliyordu. 3 aylık bir maraton zorlu bir maratondu. Birçok aksiyon vardı alınması beklenen.
Dürüst olmam gerekirse başta bu kadar işin içinde bu beni fiziksel olarak çok yorar diye düşünmedim değil. Evet böyle bakarsam yoracaktı da. Ancak ben, farklı düşünmeye odaklandım. Yarışma bir oyunlaştırma platformu idi. Oyunları çok seven oğlumdan destek almaya başladım. Ekranı ona göstererek “bak oğlum ben de senin gibi bir yarışma içindeyim, bakalım annen kaçıncı olacak?” dedim.
İnanır mısınız, bu bile gücüme güç kattı, çünkü oğlum her defasında beni puan girerken gördüğünde “hadi anne yaparsın” dedi. Aksiyonları keyfe dönüştürmeye çalıştım, iş değildi benim için, bir network ağıydı bu yarışma. Birçok webinara girdim, kitaplar okudum, eğitimler araştırdım, videolar çektim, derneklere üye oldum,… Hepsini yaparken fark ettim ki beni besliyorlar, enerji almaya başladım. Yorulmak bir yana platformdaki Koç arkadaşlarımla hangimiz öndeyiz bugün diye bakarken eğlenceli tarafını keşfettim.
Biliyordum ki ellerim kan revan içinde kalmışsa güle yaklaşmam çok yakındı. Ve, evet birinci oldum. Çok çabaladım ve bana katkıları saymakla bitmez.
Azimli ve çalışkan bir insanım. Yapmayı istediğim şeyler için planlı ve hedefli gitmeyi seviyor ve donanımlı olmak için çok araştırıyorum. Geldiğim noktada yarattığım fark “eğer ki kalpten ve gerçekten istiyorsan yapamayacağın şey yok, önündeki engel sadece yine sensin.” Bunca iş yükümün arasında da söylenmek yerine atabileceğim adımlarım ne ise onları belirleyip ilerlemenin ve hedefe ulaşmanın mümkün olduğunu bir kez daha kendime kanıtladım. Bir arkadaşımın söylediği bi söz de bana motto oldu “Kader çabaya aşıktır”. Ben çabalarımın karşılığını zamanı gelince alıyorum.
Koçluk yolunda ilerlemek isteyenler, yeni başlayanlar için önerilerinizi almak isteriz. Yanında bir de güncel kitap önerinizi de duymak isteriz.
Her işte olduğu gibi Koçluk alanında ilerlemek isteyen arkadaşlarımıza önerim ilk başta bu işin eğitimini akredite bir kurumdan almaları olacak. Çünkü piyasada Koçluk eğitimi adı altında birçok eğitim var. Ancak Koçluğun bir meslek olarak haklı yerini alabilmesi için biz Koçların da bu bilinçle yol olması önemli. Sadece temel koçluk eğitimini alan kişiler dahi kendi içlerinde özbenliklerini keşfedebilmenin farkını görebilecekler. Bu eğitim bile kişide, etkin dinlemeyi, güçlü soru sormayı, sorumluluk almayı öğreterek kişisel gelişim sağlayacak.
Profesyonel anlamda ilerlemek isteyeceklere de ikinci tavsiyem, yolda kalmaya çalışmaları olur. Yoldan çıktığını an, İngilizce gibi o da sizi bırakmaya başlıyor. Yolda kalabilmek için sürekli araştırmalı, öğrenmeli, bilgi heybelerini doldurmalı ve en önemlisi o heybeyi doldurmakla kalmamalı ve koçluk yapmalılar. Çünkü yolda kalmanın en temel adımı Koçluk yapmak.
Kitap önerisi demişken; yeni başlayan arkadaşlarımız için kendi ilk başladığım zamanları düşündüğümde beni zorlayan şeyler ne oldu demiştim. Koçluk yapmanın ilk başlarda deneyimin çok az olduğu anlar gerçekten Koçu zorlayan anlardır. Ama bir çözüm var elbette. O da Koçluk araçları. Ben de zaman içinde kendi koçluk duruşumu oturtmaya başladıkça kendi araçlarımı da tasarlamaya başladım. Bu araçlar her zorlandığımda benim heybeme attığım kendi araçlarımdı ve gün geldiğinde hepsini teker teker çıkarttım. Ben çok yararlandım hepsinden ve hala da kullanırım. Bir yazarın kalemi gibidir Koçluk araçları da. Yaşam değerlerimden birisi de “hayata iz bırakmak” demiştim yukarıda da.
Yolda kalabilmek için sürekli araştırmalı, öğrenmeli, bilgi heybelerini doldurmalı ve en önemlisi o heybeyi doldurmakla kalmamalı ve koçluk yapmalılar.
Bunun için zamanında tasarladığım bazı Koçluk araçlarımı elektronik kitap içinde topladım ve özellikle Koçluğa yeni adım atmış olan arkadaşlarıma faydası dokunsun diye paylaşacağım. Buradan da ön bilgisini duyurmuş olayım (“Tasarıdan Farkındalığa” ismi ile).
Yine de ayrıca bir kitap önererek bu yolculuktaki meslektaşlarıma başarılı bir Koçluk yolculuğu dilerim. Yönetimde koçluk yaklaşımının tüm dünyadaki kaşiflerinden biri olarak tanımlanan Timothy Gallwey'in "İş Hayatında Zihin Oyunları" (The Inner Game of Work) çok okunanlar listesinde yer almış ve hem Koçluk hem de iş hayatında ve hatta özel hayatta dahi okuyanlara değer katabilecek farkındalıklar sağlayacak çok özel bir kitap.