Çevik İnovatif Yönetim

  1. Anasayfa
  2. Çevik İnovatif Yönetim
  • Çevik İnovatif Yönetim

    Çevik İnovatif Yönetim

    Lukwise Röportajları - Demet Demirer, Değişim Mimarı Kurucusu

Öncelikle, “Değişim Mimarı” kurucusu Demet Demirer’i tanımak isteriz. Mimarlık ile başlayıp Değişim Mimarı kurucusuna gelene kadar hikayeniz nedir? Başarılı bir kurumsal kariyerden kurumsal eğitim ve danışmanlık sektörüne geçişiniz nasıl oldu?

Mimarlık lisans ve yüksek lisans eğitimlerimi İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde tamamladıktan sonra, İnşaat Sektörünün köklü firmalarında 20 yılı aşkın süre Proje Yönetimi ve Genel Yönetim konumlarında çalıştım, uzun yıllar direktörlük ve genel müdürlük pozisyonlarında bulundum. Kariyerim boyunca doğrudan veya dolaylı olarak farklı organizasyonel yapılarda, sözleşme tiplerinde ve fonksiyonlarda 100’lerce projede yer aldım, 100’lerce organizasyona temas ettim.

2014 yılında sektörde giderek artan rant odağı, genel mutsuzluk, güvensizlik ve çatışma ortamından uzaklaşmak istedim ve kendim için bir dönüşüm sürecine girdim. ‘İnsanla insan için çalışıyoruz ama insanı tanımıyoruz’ düşüncesi ile sosyoloji, koçluk, mentorluk, çevik yönetim eğitimleri almaya ve farklı sektörlerdeki insan ve değişim odaklı yönetim anlayışlarını incelemeye başladım.

2015’te mutlu çalışan, mutlu müşteri ve değer katan işler prensibi ile Değişim Mimarı İnovatif Yönetim Danışmanlığı Şirketini kurdum ve yolumu

• İyiye güzele doğru değişimin içinde etkin rol almak ve

• Sürekli öğrenmek ve gelişmek

temeline oturtarak yeniden tanımladım.


İnsanla insan için çalışıyoruz ama insanı tanımıyoruz.

Eğitim programlarınız arasında iş geliştirme ve proje yönetimi konusunda uygulamalı olanlar var. Özellikle hedeflendiğiniz bir sektör var mı? Bu sektörlerde hangi ekiplerin bu eğitimleri almasını önerirsiniz?  


Değişim Mimarı şirketini kurarken sadece eğitimler veren ve tavsiyeler beyan eden bir danışmanlık şirketi olmak istemedim, çünkü bir şeyin doğrusunu bilip söylemek yetse idi annemizi dinler hiç hasta olmazdık, ama biz dinlemedik ve hasta olduk. Değişimin içinde etkin rol alabilmek için bilmek ve söylemek yetmez daha fazlasını yapmak gerek diye düşündüm. Değişim için uygulamalı eğitimler, mentorluk ve koçluk; anlatıma dayalı seminer eğitimlerden çok daha etkili. Ayrıca günümüzün çalışma hayatında farklı sektörlerle iş birliği, takım olma ve birbirinden öğrenme kültürü son derece önemli, bu nedenle uygulamalı eğitimlerimde katılımcıları birlikte bu kültürü deneyimlemeye ve eğitim sonrasında da iletişimlerini devam ettirmeye birbirlerinden öğrenmeye teşvik ediyorum.

Farklı yapılar arası bilgi transferini sağlayabilmek için, sektör bağımsız çalışıyorum, benden eğitim ve mentorluk alan firmalar arasında yapay zeka konusunda çalışan da var, kendi işini yapan avukat ve hekimler de, büyük işletmeler de var butikler de, gayri menkul sektörü de var, perakende zinciri de.

Eğitimler otonom üretken takım olmak ve değişimden fırsat geliştirmek üzere tasarlandı, şirketlerle bunun nasıl başarabileceklerini çalışıyoruz. Farklı sektörlerin bakış açılarından beslenmek işletme körlüklerinin önüne geçiyor.

Öte yandan İnşaat Sektörü eğitime ve gelişime son derece kapalı, o nedenle sektörde farkındalık yaratmak için özellikle sektörü hedefleyen çevik yönetim eğitimleri de düzenliyorum. Yapılı çevrelerde yaşamak zorunda olduğumuz ve hala gayrimenkulü bir yatırım aracı olarak gördüğümüz için inşaat sektörü hepimizi bir şekilde etkiliyor, o nedenle sektöre çalışan ve müşteri odaklı farklı bir bakış açısı getirmeyi önemsiyorum.


Değişimin içinde etkin rol alabilmek için bilmek ve söylemek yetmez, daha fazlasını yapmak gerek diye düşündüm.


“Agility (Çevik Olmak)” son dönemde iş hayatı içinde çok gündemde olan konulardan biri. Çevik olmak, çevik proje yönetimi, çevik iş geliştirme üzerine sizin de eğitimleriniz mevcut. Çevikliğin iş hayatına etkisi ve önemi sizce nedir? Bu eğitimi neden tercih etmeliyiz? 

Artık çeviklik ölüm kalım meselesi. Değişken ve belirsiz bir dünyada yaşıyoruz. İşletmemiz için fırsat ve tehditlerin nerden geleceği belli değil, o nedenle işletmelerin çalışanlarına standart prosedürleri hatasız bir şekilde uygulatmak yerine şirket politikalarına uygun olarak en hızlı en doğru kararı vermelerini sağlamaları ve potansiyellerini ortaya çıkartmaları gerekiyor.

Ben Çevikliği değişim ve fırsat odaklı yönetim olarak yorumluyorum.

Değişken Dünyada Çevik İş Geliştirme eğitimlerimde ve atölye çalışmalarımda değişken pazar koşullarına ve işletmenin güçlü yanlarına uygun iş fikrini bulma, modelleme ve piyasaya sürme metotlarını çalışıyoruz. Her fikir her işletmeye her ortama uymaz, o nedenle iş fikri kazancın sadece ilk adımı, onu karlı ve işletmeye uygun şekilde modellemek gerekir. Bu eğitimi daha çok işletme sahipleri ve yöneticiler tercih etmekle beraber genç takımlar da farklı ve yenilikçi fikirlerin ortaya çıkmasında etkin rol oynuyorlar.

Değişken Dünyada Çevik Proje Yönetimi eğitimlerimde ise firmanın pazardaki bu değişime ayak uyduracak şekilde düşünen gelişen organizasyonlara dönüşmesi, çalışan potansiyelinin ortaya çıkarılması ve üretken olması üzerine çalışıyoruz. Çevik zihniyet eğitimleri tüm kuruma, uygulamalı eğitimler ise işi yapan takımlara yönelik olarak hazırlandı.

Bedenimiz tehlike anında beyinden komut beklemiyor, öğrenimleri ile refleksler geliştiriyor bunu yapmazsa ölürüz. İşletmelerin de reflekslerini geliştirmek için düşünen gelişen organizasyonlara dönüşmesi gerekiyor.


ÇAY KOYUN YENİDEN BAŞLIYORUZ

Pandemi bir anda bizleri evlerimize kapattı ve dört duvar arasında sıkışıp karamsarlığa düşme yoluna soktu,yeniden yeni umutlarla başlamaya ihtiyacımız vardı.

"ÇAY KOYUN YENİDEN BAŞLIYORUZ” başlıklı İnovasyon Kampı’nda iş sahipleri ve girişimcilerle buluşuyorsunuz. Burada hem eğitim hem de mentorluk kapsamından bahsedebilir misiniz? Acaba geçmişte bu program katılımcılarının kazanımları neler oldu? 


Çay bizim kültürümüzde önemli bir yer tutar, uyanır uyanmaz bir çay koyarız, her yeni gün çayla birlikte yeni bir başlangıçtır. İlk lokmalarımızı çayla beraber daha rahat yutarız.

Soğuk havada çayla ısınır, sıcak havada hararetimizi çayla atarız, çay ortama adaptasyonumuzu sağlar.

“ÇAY KOYUN YENİDEN BAŞLIYORUZ” programı da bu duygu ile oluştu. Pandemi bir anda bizleri evlerimize kapattı ve dört duvar arasında sıkışıp karamsarlığa düşme yoluna soktu, yeniden yeni umutlarla başlamaya ihtiyacımız vardı.

Girişimcileri bu buhran psikolojisinden kurtarıp onlara çözüm araştırma, değişen koşullara göre işlerini geliştirme konusunda destek vermek istedim, tabi bir girişimci olarak benim de yolda kalmak için, ekran üzerinden de olsa, benim gibi girişimcilerle birlikte olmaya ihtiyacım vardı.

Önce 2 haftada 10 derslik uygulamalı eğitim olarak başlayan program, grupların ihtiyaç ve dinamiklerine göre birbirine bağlı ve destek olan 6 kişilik gruplarla 5 haftalık ödevli, networklü çevirim-içi bir mentorluk kampına dönüştü.

Hali hazırda da birlikte düşünmeye ve gelişmeye alışan katılımcıların talebi ile hedef odaklı 4 kişilik akil grup programı “BİZ BİZE 5 ÇAYI” ve birbirinden öğrenme konsepti ile “ÇAY PARTİSİNE DEVAM” periyodik toplantıları ile devam ediyoruz.

Program; önce genel katılıma açık 2,5 saatlik seminer eğitimle başlıyor, sonra devam etmek isteyen iş sahipleri 5 haftada 10 seanslık iş geliştirme kampına katılıyor. Sonra da Biz Bize 5 Çayı hedef programı veya Çay Partisine Devam öğrenme ve network programına devam ediyor.


Size göre önümüzdeki dönem kurumsal eğitim sektörünü nasıl gelişmeler bekliyor? Bu beklentileriniz kapsamında 2021 yılı için “Değişim Mimarı”nın hedefleri nasıl şekilleniyor?

Pandemi ikinci bir aydınlanma devrini beraberinde getirdi. Artık bilgiye ulaşmak çok daha kolay, bilgi her yerde var; videolarda, kitaplarda, çevrim-içi, çevrim-dışı kurslarda, hatta çok önemli uluslararası üniversitelerdeki eğitimlere kütüphanelere artık rahatlıkla ulaşmak mümkün. Önemli olan takım haline gelip bu bilgileri hayata geçirmek.

Maalesef eğitim hayatımız boyunca takım olarak üretmek yerine ezberlemek ve ezberimizi yarıştırmak üzerine gelişiyoruz. Bir hedef etrafında motive olarak organize olan takımlar olabilmek iş hayatının en büyük eksikliği olarak karşımıza çıkıyor.

Öte yandan geleceğin iş yapış anlayışında proje bazlı bir araya gelen iş insanlarının önemli yeri olacak. O bu iş insanlarının takip edecekleri bir şirket prosedürü olmayacak, belki de daha önce benzeri yapılmamış bir işi yapıyor olacaklar.

Bu nedenle takım olarak düşünmeyi, gelişmeyi ve üretmeyi tetikleyen yaklaşımları deneyimleyerek öğrenmeye her zaman çok ihtiyacımız olacak.

Ayrıca şirketlerin ve iş birliklerinin potansiyelini pazar ihtiyaçlarına göre ortaya çıkarmaya yönelik eğitim fasilitasyon (kolaylaştırma) çalışmalarına daha çok ihtiyaç olacak. Çünkü karmaşık pazar koşullarında daha çok iş birliği yapmaya ihtiyacımız olacak.


Değişim Mimarı profilini ziyaret etmek için tıklayın